Wednesday, 12 July 2023

Çiğ Sarı Etek

İlk gençliğimde hep pantolon giyerdim. Hareketli biriydim. Üstüm hep toz, toprak, köpek salyasıydı. Arkadaşlarımın beden eğitimi dersinde kulağıma “Eşofmanının ağı yırtık” diye fısıldaması gibi bir sürü utanç verici anım var.

Ben de istiyordum etek giyeyim yakışsın, arkadaşlarımla ters ışıkta palmiyelere karşı gülümseyerek küçük danslar eder gibi, dondurma reklamı gibi yaşayayım bu hayatı. Ama etek giyince bacaklarım gözüme dondurma çubuğu gibi görünüyordu. Herkes bedeninde bir şeylerden şikayetçiydi zaten ama işin başka boyutları da vardı: Etek giyince bir de ona göre ayakkabı ve bluz almak gerekiyordu. Bacaklarının kıllarını n’apıyormuş, sorusu devreye giriyordu. Ayrıca, çıplak bacaklarla çalılıklarda koşmak, taşa düşmek, iki dirhem bir çekirdek babamla ava gitmek hiç eğlenceli değildi.


Annem bir gün iş çıkışı beni kütüphaneye yakın güzel bir butiğe götürdü. Butik Mustafa. Kaliteli ve uygun fiyatlı şeyler satardı. Annem, hadi sana bir etek alalım, hiç eteğin yok, dedi. 


Etek mi? Canım sıkıldı ama bozuntuya vermemeye çalıştım. Bir sürü etek denedim, hiçbirini beğenmedim. En son çiğ sarı bir çan etek denedim. Ona da çan etek dendiğini yeni öğrenmiştim. Kötülerin arasında daha az kötü olanı buymuş gibi geldi. Annem dedi ki muhteşem oldu. Sana kötü görünüyorsa bile muhtemelen gözün alışık olmadığı için. Lütfen bunu alalım ve biraz giymeyi dene, bakalım alışacak mısın.


Aynaya baktım. Rezalet görünüyordum. Çan şeklinde açık sarı bir etek. Bacaklarım da çanın pandülü mü bu durumda. Ayağımda da siyah spor ayakkabılar vardı. Asla bu şekilde insan içine çıkamazdım ama annemle bu tatlı alışveriş kaçamağımız sırasında tatsızlık çıkarmak da istemiyordum. “Peki, senin güzel hatırın için deneyeceğim.” dedim.


Sonraki günlerde her sabah eteği giyip aynaya baktım. Biraz ağlayıp çıkardım, pantolonumu giydim. Ne vardı yeni bir pantolon alsak. En sonunda iade süresi geçmeden annemle konuşmaya karar verdim. 


Aaa, dedi. Faturayı da kaybettim. Nasıl iade edeceğiz?


Beraber dükkana gidelim, ben Butik Mustafa’yı konuşarak ikna etmeyi bir deneyeyim. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır mıymış görelim, dedim. 


Dükkana gittik. Butik Mustafa’nın yanına gittim. Merhaba, hatırlarsanız geçen gün sizden sarı bir etek almıştım. Çok denedim ve alışmaya çalıştım ama kesinlikle benim tarzım değil. Hiç kullanmadım. İade etmek istiyorum ama annem de faturayı kaybetmiş. Bir çözüm bulabilir miyiz, diye sordum. Ağlamamı tutabildim, sakin sakin konuşabildim diye de kendimle biraz gurur duymuştum.


Butik Mustafa gözlüklerinin üstünden muzip muzip baktı. “Beğenmediysen niye aldın?” diye sordu.


“Annemin hatırı için aldım. Çünkü hatır için çiğ tavuk bile yenir.” deyiverdim.

“E ama şimdi de iade etmek istiyorsun? Hatır için çiğ tavuk yenir miymiş gerçekten?” diye uzattı.


Kendimi daha fazla tutamayarak boğuk bir sesle haykırdım:

“YENİR AMA KUSULUR!”


Annemle uzun uzun gülüştüler. İkisi de ikna olmuştu.

No comments:

Post a Comment