Thursday, 31 July 2008

plastik

vapur iskeleye yanaşır, indiğinizde o çakma konak meydanına yürürsünüz. küçük bir saat kulesi, iki palmiye... biraz şuursuzsanız, hayal gücünüz yeterince güçlüyse, o palmiyelerin plastik olduğunu da bilmiyorsanız marmaranın zoraki bir tatil turizmi mevkiinde olduğunuzu belki bir süreliğine unutup mutlu bile olabilirsiniz. bu iki yıldır böyleydi benim için. "tamam, deniz akdeniz değil ama bak, palmiyeler var. güneş de denizin üstünden batıyor." haha. ne hezeyan!

o palmiyelerin gerçek olmadığını öğrendiğimden beri güneşin bu şehrin ufuklarında batarken bıraktığı kızıllık midemi bulandırıyor. sanki o da sahteymiş gibime geliyor. deniz de sıvı plastikmiş zaten... üstünde yüzen kayıklar, balıkçı tekneleri oyuncakmış, gökyüzü de yoğun ve ağırmış, bulutlar da plastik talaşıymış, ben de plastikmişim, ben de sahteymişim, aslında kaşık yokmuş... öğk!

No comments:

Post a Comment