Monday, 23 June 2008

bir topalın serzenişi

evde yalnızdım. deniz mavi ve dalgasızdı.
her şey okuduğum bi yazının bana idioteque'i hatırlatmasıyla başladı. yok belki de o antep fıstığının acı çıkması ve bunun da bana çitlembik tadını hatırlatmasıyla başlamıştı..
salonun ortasında manik manik hoplayıp zıplarken ters bi iniş yaptım ve bir buçuk gündür falan sol ayağımın üstüne basamıyorum. hani şu ayağın ortasındaki ve iç tarafındaki çukurluğa yakın aşağı kemik var ya.. o işte. ilk birkaç saatte dur birazdan geçer dedim. sonraki birkaç saatte aslında evde bir koltuktan kalkıp öbür koltuğa yatarken ayağa o kadar da ihtiyacımın olmadığını düşündüm. güneş batarken yine sahile inemeyeceğimi anladığımda biraz üzüldüm. bu sabah ağrıyı geçirmek için türlü yollar denedikten sonra pes edip bir süre böyle yaşayabileceğime karar verdim. ama olmuyor doktur amca, kader mi bu be... ben de artık diğer çocuklar gibi koşup oynayabilmek istiyorum. ühü ühü ühü. hem daha ben bu çarşamba istanbul'a gidecek, sokaklarda sevgiliyle fink atacaktım. yoksa "gıçııırık it gibi gezmek" deyiminin öznesi mi olsam.. off of.

No comments:

Post a Comment