Deniz otobüsünden Yenikapı'ya her indiğimde o garip duygu vuruyor beni. Beni bekleyen birini bulmanın beklentisi değil de hatırası olabilir ancak. Kimsenin beni karşılamaya filan gelmediğini bal gibi biliyorum. Kimsenin gelmesi lazım da değil; kolumda hafif bir çanta, tıngır mıngır eve gideceğim altı üstü. Yine de gözlerim aranıyor. Tanımadığım adamların, kadınların arasında tanıdık birini görecek gibi oluyorum, beni bekleyen birini. Görmedikçe daha da derinleşiyor yalnızlığım, burnumun direği sızlıyor. Her seferinde onu hatırlıyorum. Hep buraya beni karşılamaya gelirdi. Bir gün o da gelmez oldu, dünya hiç düzelmemecesine bozuldu birazcık ondan sonra. Üstünden kaç tane ne geçti, tam sayamıyorum. Birazı irrasyonel, birazı karmaşıktı. Birazı elma, çoğu da armut. Belki o yüzden beklemediler beni hiç.
Birinin beni karşılamaya gelmesinin, ya da bir zamanlar gelmiş olmasının kıymetini biliyorum.
ne acayip
ReplyDeletesen hep yaz.
ReplyDeleteçok yaşa ,
çok yaz.
hep beraber :)
Deleteeski blogırlardan kim kaldı şunun şurasında? sen, ben, bizim anonimıs.
oha sen hala burayı mı takip ediyon?? :D:D:D
ReplyDeleteo değil de bu entry adeta bu blogun manifestosu, alameti farikası veya bir ne bileyim mihenk taşı gibi oldu galiba
ReplyDeleteanonimıs
ReplyDelete